Print this page
Tuesday, 05 February 2019 16:21

Cemaatlere,Tarikatlara, Gruplara ve Önderlere Körü Körüne Bağlananların Psikolojileri!..

Written by 
Rate this item
(0 votes)

İnsanın gruplara, cemaatlere, tarikatlara ve önderlere bağlanma gibi içgüdüsel bir meyli vardır.  

Çünkü bir grup içinde var olmak, hayatın belirsizliğini azaltır, şahsa bir anlam ve değer kazandırır.

Kült tarzı yapılanmalara katılan insanların iki temel motivasyonu vardır.

İlki; karmaşık dünyada, kendilerine yol gösterecek daha üst seviyede, bilgili bir otoritenin kılavuzluğuna duydukları ihtiyaç.

İkincisi; hayatlarında eksikliğini hissettikleri manevi anlam arayışıdır.

Bu arayış içerisinde, bağlanma duygusu öyle bir körlüğe neden oluyor ki, ne yapılırsa yapılsın, o insanları ikna etmek mümkün olmuyor…

Körü körüne bu bağlanış duygusu, tapınma şekline dönüşüyor.

Siyasal anlamda da, manevi anlamda da bu böyle oluyor.

(İnsana ve topluma yarar sağlayan cemaatleri, tarikatları ve önderleri bu işin dışında tutarak tespitlerimizi yapmaya çalışacağız.)

Şimdi bu nedenleri ve psikolojik yönelmeleri maddeler halinde sıralamaya çalışalım.

 

  •  İnsan yavrusu, doğduğu andan itibaren birine bağlanma ihtiyacındadır. Bu bağlanma fıtri bir ihtiyaçtır. Önce annesine bağlanır, daha sonraki süreçlerde eğitim durumuna göre bir guruba veya öndere bağlanma şekline dönüşür. 
  • Kolay yoldan istediklerini elde etme ve gelecekle ilgili iyi bir iş, iyi bir hayat yaşama arzusu,  yönelmede önemli bir etkendir. 
  •  Maddi kazanımlarının yanında, manevi yönden de ihtiyaçlarını karşılama isteği, kişiyi arayışlara sevk eder. 
  •  Aidiyet duygusunun oluşması,  travmalar yaşaması, bireysel ve toplumsal sorunları karşısındaki yalnızlığı, boşluk içinde olması ve çıkış yolu araması bağlanma nedenlerinden bazılarıdır. 
  • Boşluktaki insanlar, cemaatlerin veya grupların cazip teklifleri karşısında büyülenmesi, önderin kurtarıcı olarak gösterilmesi, her şeyin doğrusunu bilen, üstün ve gizli güçlerin sahibi olarak taktım edilmesi taraftarları özendiriyor. 
  •  Cemaatler ve tarikatlar, bireylere karşılıksız kabullenme ve dostluk sunarlar. Bu bireyin bir gruba ait olma ihtiyacı için önemli bir etkendir. Zaman içinde gelecekle ilgili bir takım imkânları yaşayarak görür. Şahsi imkânlalar karşısında, guruba ve lidere olan bağlılığı daha da artar. 
  •  Bireysel olarak en büyük mükâfat olan "Ahreti kazanmak" ve “Cennette yer edinmek” için mutlak doğruları bilen liderin sözünden çıkılmaması anlatılı

  • Cemaatin veya önderin söylemi ne kadar tekrarlanırsa o kadar etkili ve kalıcı olur. Zaman içinde bilinçaltına yerleşen söylemler, kişiyi esir alır ve ondan istese de kurtulamaz.

  • Müritler, davaya "adanmış ruhlardır.” Önderin ortaya koyduğu davaya intisap etmek tüm inananların görevidir.  Başkaların isnat ettiği suçlamaları ve kabahatleri asla kabullenmezler. 
     
  • Önder yanlış bir davranış içinde olduğunda, onu taktik gereği gurubun selameti için yaptığı inancı yayılır. “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır" mantığı iyice yerleştirilir.

  • Kültün ana düşüncelerinden birisi de: "Biz güvendeyiz ve doğru olanı yapıyoruz, ötekiler yanlış yapıyor ve günaha giriyorlar." Eğer bir kültün içindeyseniz kendinizi dışarıdakilerden dini olarak ve ahlaken daha üstün hissedeceksiniz telkini yapılır.

  • Kuytu köşelerde kült korkuları devamlı yayılır. Eğer lidere ve davaya ihanet durumu olursa, “Allah’ın gazabına uğrayacaklarını hem dünyalarının hem de ahretlerinin yok olacağı” inancı aşılanır. Vefasızlığın bedelinin çok ağır olacağı, kulaktan kulağa söylenir.

  • Bu kapalı organizasyonlara ait olmak müntesiplerine seçilmişlik duygusu verir. “Ben seçilmiş biriyim ve toplumun diğer kalan kısmından üstünüm” diye düşünmeye başlar. Önceden sıradan, kimsesiz, gariban sayılan bir şahıs, birdenbire sözüm ona çok soylu, sözüm ona çok yüce bir amaca hizmet ettiğini düşünen bir kimse haline gelir.

 

                                                      www.mtopaloglu.com

 

 

 

Read 17053 times Last modified on Saturday, 09 March 2019 17:25
Mustafa Kahraman Topaloğlu

Latest from Mustafa Kahraman Topaloğlu