Yüce Yaratan, sistemini “zıtlıklar üzerine” kurmuştur.
Zıtlıklar olmazsa, hayatın bir anlamı olmaz.
Zıtlıklar olmazsa, “doğru ile yanlış” bilinmez.
Zıtlıklar olmazsa, “imtihan olmaz.”
Çünkü
Her şey, “zıttın” dagizlidir.
@@@@@@@@@@@@@@@@@
Buna göre, yaşadığımız bu topraklar üzerinde her kesimden, her düşünceden “iyi insanlar” olduğu gibi “kötü insanlar” da olacağı gerçeği ortaya çıkıyor.
Nitekim ülkemizde yaşayan insanlar arasında;
Sağcısı da, solcusu da,
Dinlisi de dinsizi de,
Zengini de fakiri de,
Hırsızı da dürüstü de,
Merhametlisi de merhametsizi de,
Zalimi de mazlumu da,
Dostu da düşmanı da mevcut...
Bu ve bunlara benzer daha nice karmaşık insanların varlıklarına şahidiz.
Burada önemli olan, bu zıtlıklar içerisinde “farkı fark edip” “doğru ile yanlışı ayırt edebilmektir.
Netice itibariyle en büyük sermayemiz olan ”aklımızı ve potansiyelimizi” kullanarak ”analizler” yapabilmek…
Daha sonraki süreçte, kişiliğimize ve kimliğimize uygun olan ”sentezi,” ortaya koyup tavrımızı ortaya koyabilmektir.
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@
Küreselleşen bu dünyada, ülkeler bir köy olarak addedilmektedir.
Artık bundan sonra, rejimler, ideolojiler ve liderler istedikleri gibi diğer kitleler üzerinde ”hâkimiyet” kuramayacaklardır.
Teknolojinin, kitle iletişimin ve bilişimin yaygın olduğu bir dünyada insanlar bilinçlendiler ve haklarını araya bilme konumuna geldiler.
En basit bir haksızlık karşısında insanlar, ayaklanıyor ve haklarını aramaya koyuluyorlar.
Çağımızda en çok yıpranan ve istismar edilen “demokrasi” de artık özelliğini kaybetmeye başladı.
Buna göre yapılması gereken en kalıcı yöntem, “adaletli olma yöntemi” dir.
“Adalet” olmadan, demokrasi olmaz.
“Adalet” olmadan, “Hak-hukuk” olmaz.
Haklı olan, haklılığın karşılığını almalı, haksız olan da cezasını çekmelidir.
Bunu yapmayan,
Bireyler,
Liderler,
Kurumlar,
Kuruluşlar
ve
Devletler, “ilahi adaletin tecellisine,” eninde sonunda maruz kalırlar.
www.mtopaloglu.com.