Saturday, 20 February 2016 16:15

İnsanlığın Son Kalesi Tehlikede

Written by 
Rate this item
(0 votes)
Ülkemizdeki çeşitli krizlerden devamlı dem vuruyoruz.Ekonomik kriz başta olmak üzere, terör krizi, hayvancılık krizi, tarım krizi, sosyal krizler v.s.Hepimiz için hayati önem taşıyan ,“aile krizinden” hiç bahsetmiyoruz.Bireyin ve insanlığın alt yapısını oluşturan “aile kurumu” giderek kan kaybediyor.Alternatifi olmayan bu “kutsal kurumda” çok ciddi sorunlar yaşanıyor.“Kişiliğimizi, kimliğimizi kazandığımız bu kutsal kurumun içine virüs girdi.”Aileler parçalanıyor.Modernizmin dayattığı” çekirdek aile,” birlik ve beraberliği korumada etkili olamıyor.Evlenenlerden çok “boşananlar” her geçen gün artarak devam ediyor.Kale gibi sağlam bildiğimiz,  “aile kurumumuza” neler oluyor?..

Son yıllarda “toplumsal yozlaşma ve kırılmalar” dan  dolayı  aile kurumuzda  ciddi  krizler yaşanmaktadır.
Kitle iletişim organları vasıtasıyla toplumu yanlış şekilde yönlendiren birçok yayın organları, aileyi etkileyerek ekonomik, kültürel yönden yozlaştırmakta ve giderek psikolojik krizlere yol açmaktadır.
 
Trajik aile parçalanmaları, aile içi şiddet, karı-koca geçimsizlikleri, gayrı meşru ilişkiler, cinsel sapıklıklar, sahipsiz, sokak çocukları ve mahkeme salonlarında yaşanan dramlar, aile kurumunu derinden yaralamaktadır.Başka ülkelerle mukayese ettiğimizde, aile kurumumuzun durumu iyi gözükmekle birlikte, “karı-koca geçimsizlikleri ve boşanmalardaki artış” herkesi ürkütmekte ve korkutmaktadır.
 
 
                           
 
 “Aile kurumumuz kutsallığını koruyor ama” içten içe bir takım çözülmelerin olduğunu da göz ardı edemeyiz.
“Aile ocağı” öyle zannedildiği gibi kolay çözülmez elbette .
    Hele Türk ailesi gibi çok uzun geçmişi olan bir kurumun birden yıkılması beklenemez.
“ Aile yuvası,  yetişmiş bir çınar ağacının kökleri gibidir.”
 Nasıl ki ağacın kökleri toprağa yayılıyorsa, aile de kadını, erkeği, çocuğu, torunu, akrabaları ve aldığı kültürle, çınar ağacının kökleri gibi yayılıp beslendiğinden kolayca yıkılmaz.
 
 
Ancak,
Kökleri zayıflayınca içten içe çöker ve günün birinde, aniden yıkılıverir.
Aile yapımızı, “Batı ülkeleriyle”  mukayese edip “biz iyiyiz” düşüncesine kapılırsak,   kendimizi kandırmış oluruz.
 Kapalı bir toplum yapısına sahip olmamız hasebiyle içten içe yayılan bu çöküşün karşısında,  “Batı ülkelerinden” daha beter bir duruma düşebiliriz.
     
                     
 
İnsan hayatında üç önemli dönüm noktası vardır.
Bunlardan birincisi,  “iş seçimi”,
İkincisi, “dost seçimi.”
Üçüncüsü de, “eş seçimi”dir.
      Bu seçimleri kurallarıyla yerine getirenler, dirlik ve düzen içerisinde mutlu bir hayat yaşayabilirler.
      Bu seçimlerin içerisinde en önemli olanı şüphesiz “eş seçimi“ dir.
      Malum olduğu gibi, ”evlilik aileyi, aileler de toplumu meydana getirir.”
      Bu süreç ne kadar bilinçli ve sağlıklı işlerse o toplum da o kadar sağlıklı ve uzun ömürlü olur.
     Dünya hayatının en önemli amaçlarından biri olan “evlilik, insan yaratılışının gereğidir.”
     İnsan için fıtrî bir ihtiyaç olan evlilik, kişinin fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını giderme ile birlikte “neslin devamı, hayatın paylaşılması ve aile birliğinin oluşması” gibi faktörlerle “toplum düzeninin dengesini” sağlamaktadır.
     “Bunun için de sağlıklı ve bilinçli evliliklerin olması lâzım.”
     Etrafımıza ve çevremize bir bakalım, “bilinçli ve sağlıklı evlilikler” yapılıyor mu?..
 
                                
 
İnsanlık, aile kurumu sayesinde onurunu ve kişiliğini korumuştur. Bu yüzden aile kurumu,  insanlığın “ilkokulu” dur.
İnsani değerlerin ve sağlıklı yaşayışın alfabesi aile kurumunda öğretildiğinden; “fertler, kimlik ve geleceklerini aile ocağında kazanırlar.”
Balık için su, otomobil için benzin, bina için temel, ampul için elektrik ne ise, toplum için de “aile” odur. 
Bu nedenle, devletin ve milletin temeli  “aile kurumu” dur.
Kısaca aile kurumu sağlam olduğu sürece, devletler de sağlam ve güçlü olurlar.
Ülkemizde en az bozulan ve kutsallığını koruyan “aile müessesemiz” kaldı ama bu “çınar ağacının içine virüs girmiş” durumdadır.
 
Başta anne-babalar, kurumlar, kuruluşlar, belediyeler ve devlet olmak üzere, “tedbir “ almadıkları takdirde, “Batı Dünyasından” daha beter duruma düşeriz.
Read 10536 times Last modified on Saturday, 20 February 2016 16:16

Leave a comment

Make sure you enter the (*) required information where indicated. HTML code is not allowed.