Yapılan araştırmalara göre, ilk yıllar evliliğin geleceği üzerinde belirleyici olacak kritik durumlardır. Günümüz insanının beklentileri, birbirlerini kabullenmeleri, gerçek kişiliklerinin ortaya çıkmasıyla yavaştan yavaştan tartışmalar başlar. Eğer evlilik hazırlıklarının alt yapıları sağlamsa sorunlar birden ortaya çıkmaz. Hazırlıksız bir evlik yapıldıysa, ilk günlerden sorunlar baş göstermeye başlar. Hatta boşanma bile olabilir. En önemlisi kadın açısından romantizm, erkek açısından cinsel doyum yoksa durum çok daha vahim bir hal alır. Bu açıdan evliliğin ilk yılı sınav yılıdır diyebiliriz.
Evlenme zamanı gelen pek çok genç, ekonomik imkânsızlıklarını bahane ederek:
“Bu hayat pahalılığında nasıl evleneyim?” gerekçesini ortaya koyar.
Diğer bir gerekçe de çevresinde ve toplumdaki “geçimsiz evlilikleri ve boşanmaları” öne sürerek:
“Evlenip onlar gibi olacağıma hiç evlenmeyeyim daha iyi” diyenlere çok rastlıyoruz.
Elbette bu gerekçelerin haklılık payları vardır, ancak işin aslı geçekten öylemi?